ekonomi de büyümeyi desteklemek ve anlamakta zorlandığımız takıntılar nedeniyle faizlerin üzerine baskı enflasyonda ülkemizi dünya liderliğine taşımaktadır.
enflasyon ülkemiz iktisat ideolojisi çerçevesinde sıkıntılı bir anlayışla sadece bir bölüşüm sürecidir, yüksek enflasyonun düşük gelir gruplarından üst gelir gruplarına kaynak aktarımı yapılırken enflasyon süreçlerinin daha da olumsuz etkisi yüksek fiyat artışlarının nispi fiyatları çarpıtarak iktisadi aktörlerin doğru piyasa mesajları almalarını engelleyerek rasyonel karar alma süreçlerini olumsuz etkilemesidir ve türkiye şimdi bu sürece girmiştir ve bu sürecin sonu yanlış iktisadi kararlar, mesela yanlış tasarruf yatırım kararları üzerinden büyüme ve bölüşüm ilişkilerini çok olumsuz etkilemesidir; enflasyonun esas yıkıcı etkisi orta vadede büyüme süreçlerini olumsuz etkilemesi olacaktır.
türkiye merkezi yönetimi kısa vadede yüksek büyüme oranları uğruna jeopolitik ve kurumsal yapıyı pazara çıkarmaktansa gerçek bir hukuk devleti inşa sürecini öncelese idi senede altmış milyar doğrudan yabancı yatırım çekmek çok kolay olurdu ve bu yaşadıklarımızı da yaşamazdık.
21. yüzyılda ekonomilerin iki temel girdisi olacaktır: hukuk ve nitelikli eğitim; türkiye bu iki alanı da perişan ettiği için gireceğimiz ekonomik krizin uzun sürme ihtimali, mayıs 2023'de kim iktidara gelirse gelsin her zamankinden fazladır. ve akp sonrası gelecek yönetimlerin türkiye ekonomisinin dünya payını mutlaka nüfus payının üzerine çıkarma hedefi koymak durumunda olmalıdırlar, aksi durum türkiye'nin her gün mutlak ve nispi olarak fakirleşmesi anlamına gelebilir.
alıntıdır.
prof. dr. eser karakaş-akademisyen
başlıkta ara
sevilenler: tümü
|
bugün